RİDA Derneği Konya Bölgesindeki
Ortaokullar daki Öğrenciler arasında Peygamberimiz çocuklar ile ilgili ödüllü
bilgi yarışması düzenledi.Hadim Bölgesinde yarışmaya katılan Öğrenciler: Hadim
Merkez Ortaokulu,Aşağı Hadim Ortaokulu,ÇPL.Lise de katıldılar.
Korualan Ortaokulu Öğrencileri de
yarışmaya büyük ilgi gösterdi.Ancak!.Diğer yerlerden gelen Öğrenciler Resmi
araçlar ile gelirken;Korualan’lı Öğrencilerin özel araçlar ile gelmesi dikkat
çekti ve tedirginlik yarattı.Bir organize eksikliği ve ilgisizlik olduğu
aşikar.İnşallah ileriki gün ve Aylar da aksaklıklar giderilir.
Hz. Peygamber’in Çocuk Sevgisi
Çocuklar çok özeldir.Yarının
teminatı olan çocuklarımıza yarının gözüyle bakalım ki yarınlarımız aydınlık
olsun.Çocuklar her türlü ihmal ve istismardan korunmalı ve onlar her koşulda
yetişkinlerden daha özel ele alınmalıdır.Ailenin yapı taşını oluşturan
çocuklardır bir ailenin bağlarını çocuklar korur.
İnsanları bir arada tutan en önemli
etken karşılıklı yararlanma ve dayanışma gereksinimidir. Sevginin karışmadığı
insan ilişkileri, çıkar ilişkileri olmaktan öteye gidemez. Sevgi, insan
topluluğunun bulunduğu her yerde vardır. Ailenin olduğu gibi toplumsal yaşamın
da kaynaştırıcı gücü ve mayası sevgidir.
Sevgiyi en geniş anlamda “İnsanları
birbirine yaklaştıran olumlu ve iyi duyguların tümü’’ olarak tanımlamak yanlış
olmaz. Ana-baba sevgisi, çocuk, kardeş, arkadaş, eş, yurt ve insanlık sevgisi
evrensel olan tek bir duygunun değişik tezahürlerdir. Psikologların ortaya
koyduğu bir gerçek vardır. “İnsan, sevme yeteneğini sevilerek kazanır. Sevmeden
önce sevilmeyi öğrenir.”[2] Bu nedenle çocukluğunda sevgiye doymamış fertler,
hem başkalarını sevemez hem de dengeli bir kişilik geliştiremezler.
Çocuğu sevmek demek, onu maddi
refaha boğmak demek değildir. Bugün birçok ebeveynin yaptığı gibi çocukları
oyuncaklara boğmak, onlara iyi imkânlar hazırlamak onları sevmek anlamına
gelmez. Çünkü çocuk kendisine verilen maddi şeylerle mutlu olmaz. Çocuğu sevmek
demek, “Ona vakit ayırıp onunla bütünleşmektir.”
Âlemlere Rahmet olarak gönderilen
Hz. Peygamber (sas), çocuklara ayrı bir değer verir, her fırsatta çocuklara
karşı beslediği sevgi ve merhamet hislerini göstermekten geri durmazdı.
Hz. Peygamber (sas), öncelikle
kız-erkek ayrımını ortadan kaldırmıştır. “Bir adam Hz. Peygamber (sas)’in
yanında oturuyordu. Bir ara bir erkek çocuğu geldi. Adam çocuğu öpüp dizleri
üzerine oturttu. Biraz sonra adamın birde kız çocuğu geldi. Adam onu da yanına
oturttu. Bunun üzerine Efendimiz (sas): ‘Niçin ikisini bir tutmadın?’ diyerek
adamı kınadı.”
Hz. Peygamber (sas), her alanda
olduğu gibi çocuklara sevgi, şefkat, merhamet ve onlara değer verme hususunda
da bizlere en güzel örnek olmuştur. O bu duyguları sadece kendi torunları için
değil, diğer çocuklar için de taşımıştır. Üsame b. Zeyd (ra)’den rivayetle:
“Resûlullah (sas), beni bir dizine, Hasan b. Ali’yi de diğer dizine oturttuktan
sonra ikimizi birden bağrına basar ve ‘Ey Rabbim; bunlara merhamet et, çünkü Ben
onlara karşı merhametliyim.’ buyururdu.”
Üsame, Hz. Peygamber (sas)’in
azatlı kölesi aynı zamanda evlatlığı olan Zeyd b. Harise’nin oğluydu. Fakat Hz.
Peygamber (sas), bir çocuk olan Üsame’yi kendi ağzından da rivayet ettiği gibi
öz torunlarından ayrı tutmamıştır.
Ebû Hureyre (ra)’den rivayetle:
“Akra b. Habis, Resûlullah (sas)’ın Hasan’ı öptüğünü görünce: ‘Benim on çocuğum
var, onlardan hiçbirini öpmedim’ demiş. Resûlullah (sas) de: ‘Merhamet etmeyene
merhamet olunmaz.’ buyurmuştur.
Çocuklara olan sevginin en önemli
tezahürü, onları öpmektir. Hz. Peygamber
(sas)’i torunu Hasan’ı öperken gören Akra b. Habis’in Hz. Peygamber
(sas)’in bu davranışını yadırgaması ve o gün söylediği sözler, bugün hâlâ
Anadolu kültüründe geçerlidir. Gençler, büyüklerinin yanında çocuklarını
öpemezler, kucaklarına alıp sevemezler. Hâlbuki Hz. Peygamber (sas) hadis-i
şerifteki davranışıyla başkalarının yanında dahi çocukların öpülebileceğini
göstermiştir.
Hz. Peygamber (sas)’in kalbinin
sevgi, şefkat ve merhamet hisleriyle dopdolu olduğunun bir başka ifadesi de,
oğlu İbrahim’in ölümü karşısında onu bağrına basarak ağlamasıdır.
Enes (ra) anlatıyor: “Biz Resûlullah (sas) ile
beraber oğlu İbrahim’in sütbabası Ebî Seyf-el Keyn’in yanına gittik.
Resûlullah, çocuğu İbrahim’i öpüp kucakladı. Bundan bir müddet sonra yine
İbrahim’in yanına girdik. Bu defasında İbrahim, ölüm sancıları içinde
kıvranıyordu. Resûlullah (sas) gözyaşlarını tutamadı. İbn Avf, ‘Sende mi
gözyaşı dökersin, Ey Allah’ın Resûlü.’ dedi. Ağlamayı Resûlullah (sas)’tan
beklemiyordu. Resûlullah (sas): ‘Ey İbn Avf, bunlar merhamet eserleridir
(gözyaşları devam ederken şunları da söyledi), göz yaşarır, kalb üzülür. Buna
rağmen, biz Rabbimizin razı olacağından başkasını söyleyemeyiz. Ey İbrahim
gerçekten biz senin firakından dolayı mahzunuz.
Alelade bir insan olmaktan öte
vasıflara haiz olan Allah’ın Resûlü, minicik oğlunun ölümünden duyduğu üzüntü
üzerine başkalarının yanında ağlamaktan çekinmemiştir.
İslâm Dini, çocuğa ve çocuk
eğitimine gereken önemi vermiş, gerek Kur’ân’da ve gerekse pek çok hadis-i
şerifte bunu açıkça belirtmiştir. Batı’daki Pedagogların yeni yeni
keşfettikleri pek çok gerçeği, Hz. Peygamber (sas) asırlar önce bildirmiştir.
Nitekim Hz. Peygamber (sas)’in henüz buluğa ermemiş çocuklara birer yetişkin
gibi beyat vermesi, Hz. Ömer’in buluğ çağına kadar çocuklara nafaka bağlaması
İslâm’da çocuğun yerinin göstergesidir.
Enes b. Malik’ten rivayetle:
“Resûlullah (sas)’a dokuz sene hizmet ettim. Bana hiçbir zaman ‘niye şöyle
şöyle yaptın?’ dediğini bilmiyorum. Beni hiçbir zaman azarlamış değildir.
Hz. Peygamber (sas), evde
torunlarını sırtına alıp eğlenirdi. O, camide namaz kıldırırken bile çocukları
omzuna ve sırtına almıştır. Ebû Katade (ra)’den naklen: “Resûlullah (sas)
Ebû’l-As b.Rebi ve Zeynep bint-i Resûlullah’ın kızı Umâme kucağında olduğu
halde namaz kılardı. Ayağa kalktığı vakit onu kucağına alır, secdeye varınca da
bırakırdı.
Enes (ra)’den rivayetle:
“Resûlullah (sas)’a hizmet eden bir Yahudi çocuk vardı. O çocuk hastalanmıştı
da Resûl-i Ekrem (sas) onu ziyarete gitmişti. Çocuğun başucuna oturarak ona:
‘Müslüman ol’ buyurdu. Çocuk yanında duran babasına baktı. Babası:
‘Ebû’l-Kasım’a itaat et.’ dedi. Çocuk da hemen Müslüman oldu. Resûlullah (sas):
‘Onu ateşten kurtaran Allah’a hamdolsun.’ diyerek yanından çıktı.
Hadis-i şerif, henüz Müslüman dahi
olmayan Yahudi bir çocuğa karşı Resûlullah (sas)’ın şefkat ve merhametinin ne
derecede olduğunu göstermesi bakımından dikkat çekicidir.
Not:www.siyerinebi.com sitesinden iktibastır.
Mihriban
ÇAVUŞOĞLU –/Mustafa ÇAVUŞOĞLU
Tüm Fotoğraflar İçin Tıklayınız!..
KORUALAN ORTAOKULU ÖDÜLLÜ YARIŞMADA..
Reviewed by Anonim
on
02:16
Rating:
Hiç yorum yok: